Elazığ’da Mustazaflar Haftası Etkinliği düzenlendi

“Dünya Mustazaflar Haftası” dolayısıyla Elazığ Yeni İhya-Der, dernek binasında bir etkinlik düzenledi.

Elazığ’da Mustazaflar Haftası Etkinliği düzenlendi

Advert

Elazığ’ da çeşitli faaliyetlerde bulunarak adından sıkça söz ettiren Yeni İhya-Der “Dünya Mustazaflar Haftası” dolayısıyla dernek binasında bir etkinlik düzenledi.

Yunus Kırgıl’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, Grup kevser sanatçısı Alper Rezan’ın seslendirdiği ezgilerle devam etti. Programa Araştırmacı Faruk Dinç konuşmacı olarak katıldı.

 

Kur’an-ı kerim’in, Mustazaftan bahsedildiği zaman müstekbirle beraber anıldığını ifade eden Araştırmacı Faruk Dinç; "Müstekbirin zıdddı mustazaftır. Mustazaf demek zaafa düşmüş, müstekbir ise büyüklük duygusuna kapılandır. Aslında bu iki manada gerçek manayı ifade etmiyor buna yanılsama anlam diyor Arapçada. Yani mustazaf olan zaafa düşse de kendisinde büyük bir güç büyük bir potansiyel vardır. Bir gün onu ortaya çıkaracak ve Allah’ın hükmü ile hareket edecektir. Müstekbir olan da belki görsel olarak güçlü görünebilir ama aslında zayıftır." dedi.

Kur’an’da 4 çeşit Mustazaftan bahsediliyor

Kur’an’da 4 çeşit Mustazaftan bahsedildiğini söyleyen Dinç, Tabi Kur’an’da bahsedilen tüm mustazafların hepsinin sonları nihai olarak cennet ile müjdelenmemiştir. Zillet içerisindeki mustazaflardan da Kur’an bahsederken, mustazaflıklarından dolayı imanlarından vazgeçmişlerdir.

Kur’an Kerim Mustazafların hallerini bize açıklarken, “size ne oluyor da, Allah yolunda ve: Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize katından bir veli gönder ve bize katından bir yardımcı gönder. Diyen zayıf bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” nisa suresinin 75.ayetinde Mekke’den Medine’ye hicret edemeyip Mekke müşriklerinin zulmettiği sahabelerden bahsediliyordu. Ama güçleri olmadığı, hicret edemediği için ayetin devamında umulur ki Allah onları affeder buyruluyor. Bunlar Allah’ın affettiği Mustazaflardır.

Ayetin devamnında ise bir mustazaf çeşidinden bahseder ki, Allahuteala ayeti kerimede “can alıcı melekler o zulmedenlere geldiği zaman dediler ki siz ne işle meşguldünüz onlar dediler ki biz Mustazaftık.” kendilerini Mustazaflığın arkasına sığınarak bir bahane uyduruyorlardı. Melekler onlara dedi ki “Allah’ın arzı geniş değil miydi hicret etseydiniz ya” ve ayetin devamında cehennem azabı onlara hak oldu ve orası ne kötü bir yerdir. Bu ayeti kerime Mekke de olup zaafa düşmüş mustazaf olan sahabeler hakkında inmişti. Hicret etmeleri gerekiyordu ama mal evlat ve toprak sevdası onları oradan koparamıyordu. O şirk zulmünün içerisinde yaşamaya rıza gösteriyorlardı. Diyen Dinç şunları ekledi: Mustazaf, her zaman zulme karşı durup o zaafından kurtulduğu gibi İslam devletinin mücadelesini vermelidir.

Bir diğer mustazaf çeşidi ise kafir mustazaflardır. Allahuteala onlar hakkında da şöyle buyuruyor: “Kâfirler: "Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere." dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız biz mutlaka mümin olurduk" derler. Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere: "Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz." derler. O zayıf düşürülenler de o büyüklük taslayanlara: "Hayır, (işiniz) gece, gündüz hilekârlıktı. Çünkü siz bize Allah'ı inkâr etmemizi ve O'na eş koşmamızı emrediyordunuz." derler. Bunlar azabı gördükleri zaman içlerinden pişmanlık getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçirmişizdir. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekiyorlardır.”(Sebe 31-33) Kendilerini bu şekil zaafın arkasına sığınarak, onlar bizi saptırdı diyerek kurtulacağını sanıyor ama Allahuteala onların iç yüzünü de ortaya çıkarıyor ve onlar da cehennemliktirler, diye buyuruyor.

İmanlı mustazaf zulme asla rıza göstermeyip zulmün içerisinde de olsa kendine göre ya İslami bir ortam bulup yaşayacak ya da asla onların zulmüne rıza göstermeyip hicret edecekti.

Bugün imanlı mustazaf günün öneminden dolayı Üstad Bediüzzaman’dır. Bize örneklik teşkil edecek üstad bediüzzzaman kendisi de mustazaftı ve yeryüzünün müstekbirlerine meydan okuyarak; “Çekmediğim cefa görmediğim eza kalmadı. Ey Efendiler! Bilirim siz mağlup olduğunuz zaman kuvvete müracaat edersiniz. Kuvvetin hakta, hakkın kuvvette olmadığı sırrıyla dünyayı başıma ateş de etseniz hizmet-i kur ’aniye ye feda olan bu baş, asla ama asla size eğilmeyecektir.”

Üstadın sözlerini aktaran Dinç, aslında bu tablo mustazaflığı çok güzel ortaya koyuyor, diyerek sözlerine şöyle devam etti; Bir diğer mustazaf da Şehid Şeyh Ahmet Yasin’dir. Aslında her yönüyle mustazaflığın temsilidir. Eli tutmuyor, ayağı tutmuyor, yatalak ve tekerlekli sandalye ile giden bir mustazaf, ama bize örnek olacak belki Kur’an’ın bahsettiği imanlı mustazafı birebir anlatan fazlasıyla anlatan Şeyh Ahmet Yasin.

Son olarak 28 Şubat mağdurlarına değinen Dinç: Bugün bir diğer mustazaflık da 28 Şubat mağdurları, 28 Şubat mazlumları kimsenin görmek istemediği mazlum ve mustazaflar ve yıllarca zindanda yatıyorlar. Bu mustazaflar da görülmüyor, bu mustazaflar da şu an Yusuflar gibi zindan da yatıyor, diyerek konuşmalarını sonlandırdı.

Program, Dünya Mustazaflarını konu alan sinevizyon gösteriminin ardından son buldu.

Advert

Paylaş: