HÜDA PAR: Köpek saldırıları artık tahammül boyutunu aştı, sokaklar bu tehditten temizlenmeli

HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, "Köpek saldırıları, artık tahammül boyutunu aşmıştır. Hükümet, bir an önce harekete geçmeli ve hiçbir kara propagandaya aldırmadan sokaklarımızı bu tehditten temizlemelidir." çağrısında bulundu.

HÜDA PAR: Köpek saldırıları artık tahammül boyutunu aştı, sokaklar bu tehditten temizlenmeli

HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, partisinin iç ve dış gündeme dair değerlendirmesini paylaştı.

TÜİK'in, geçtiğimiz hafta içerisinde ekim ayı enflasyon oranlarını açıkladığını hatırlatan Ramanlı, tüketici enflasyonunun yıllık bazda yüzde 85,51 ile yeni bir rekor kırarken yüzde 122,93 seviyesine ulaşan üretici enflasyon oranı da ayrıca dikkat çektiğini söyledi.

Ramanlı, hem tüketici ile üretici enflasyon oranları arasındaki makasın genişliği, hem de oranlardaki artış hızı, ekonomik anlamda sorunun vahametini ortaya koyduğunu belirtti.

"Ceza, harç ve vergilerin yüzde 123 olarak artırılması sıkıntıları daha fazla artıracaktır"

Enflasyon oranlarındaki artışın; "yeni zamlar, eriyen ücretler, düşen alım gücü, daha da artan geçim sıkıntısı" anlamına geldiğini ifade eden Ramanlı, "Bilindiği gibi bir sonraki yılın vergi, harç ve cezalarında uygulanacak yeniden değerleme oranı, ekim ayındaki üretici enflasyonu oranlarına göre belirlenmektedir. Üretici enflasyonu ekim ayında yıllık yüzde 122,93 olarak gerçekleşmiştir. Buna göre 2023 yılında vergi, harç ve cezalara yüzde 123 oranında zam yapılacaktır. Ancak Cumhurbaşkanı’nın vergi ve harçlarda bu oranı yüzde 50, MTV’de ise yüzde 80 oranında azaltma yetkisi bulunuyor." dedi.

Ramanlı, "Zorlu ekonomik koşullar karşısında mevcut verilerle ceza, harç ve vergilerin yüzde 123 olarak artırılması sıkıntıları daha fazla artıracaktır. Bundan dolayı Cumhurbaşkanı’nın indirim yetkisini kullanması, beklentinin de ötesinde bir zorunluluktur. Halkın yüksek vergi, harç ve cezalarla yüz yüze bırakılması, adaletle de sosyal devlet anlayışıyla da bağdaşmayacaktır." ifadelerini kullandı.

Yüksek elektrik faturaları

Elektrik faturalarının her geçen gün kabarmasının, halkın alım gücünün de düşmesiyle birleşince özellikle küçük ve orta ölçekli esnaf ve ticaret erbabı için büyük bir sıkıntıya dönüştüğünü kaydeden Ramanlı, Öte yandan artan enerji maliyetleri, vatandaşlarla birlikte yalnızca küçük ve orta ölçekli işletmeleri değil, aynı zamanda başta sanayi olmak üzere bütün üretim sektörlerindeki üretimi sekteye uğratmaktadır. Bu ise yeni zamları ve doğal olarak da enflasyonda yeni artışları beraberinde getirmektedir." ifadelerini kullandı.

Yüksek enflasyonun, halkın alım gücünü ciddi bir şekilde düşürdüğünü belirten Ramanlı, "Bu durum esnaf ve ticaret erbabını doğrudan etkilemekte olup iş yerini kapatmaya hatta iflasa sebebiyet vermektedir. Esnaf ve sanatkâr kesimi için elektrik ve doğal gaz giderlerini düşürecek bir çalışmanın acilen yapılması gerekmektedir. Esnaf ve sanatkârların yaşadığı ekonomik sorunlar daha fazla derinleşmeden bu konuya el atılmalı, kışın yaşanacak durgunluk döneminde enerji maliyetleri mutlaka düşürülmelidir." diye konuştu.

Öğrencilere destek çağrısı

2022-2023 eğitim-öğretim yılının ilk çeyreğinin sonuna gelindiğini, eğitim-öğretimin bazı sorunları kısmen çözülse de büyük bir kısmı halen çözüm beklediğini belirten Ramanlı, mevcut hayat şartlarında çocuklarını okula gönderen dar gelirli ailelerin yükünün katbekat arttığına işaret etti.

Ramanlı, şöyle devam etti:

"Özellikle servis ve kantin ücretlerinde yaşanan ciddi artışlar velileri mağdur etmektedir. Öte yandan normal eğitim uygulayan okullarda okuyan öğrenciler daha fazla mağdur olmaktadır. Bu öğrencilerin giderlerine servis ücretleri ile birlikte yemek ücreti de eklenmiştir. Dar gelirli ailelerin çocukları uzun mesafeleri yürüyerek kat etmekte ve okuldan eve aç olarak dönmektedir. Mevcut uygulamayla öğrencilerin bir kısmına yardım edilirken diğer bir kısmının mağduriyeti görmezden gelinmektedir. Taşımalı eğitim statüsüne alınan öğrencilerin servis ve yemek ücretleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Ancak bu statüde olmayan diğer öğrenciler, daha uzak bir mesafeden okula gelseler dahi böyle bir imkândan mahrum kalmaktadır.

Her alanda ihtiyaç sahibi ailelere yardım edildiği iddiasında bulunan devlet bu öğrencilere destek vermemektedir. Tam gün eğitim-öğretim yapan okullarda okuyan tüm öğrencilere öğlen yemeği verilmelidir. Ayrıca evi, okuduğu okuldan belli bir mesafeden daha uzak olan tüm öğrenciler, taşıma kapsamına alınmalı ve kendilerine servis desteği verilmelidir. Bu, sosyal devlet olmanın yanı sıra uygulanmakta olan zorunlu ve parasız eğitimin de bir gereğidir."

Emeklilikte yaşa takılanlar

Emekli olmak için gereken prim gün sayısını doldurmalarına rağmen emeklilikte yaşa takılanların (EYT) sorunlarının, uzun süredir gündemdeki yerini koruduğunu belirten Ramanlı, hükümetin bu konuda bir düzenleme yapacak olmasının geç de olsa olumlu bir adım olacağını kaydetti.

Mevcut mağduriyetin, 1999 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı yasanın geçmişe doğru işlemesinden kaynaklandığını hatırlatan Ramanlı, "Bu yasa çıkmadan önce, çalışanlar sigortalılık süresi ve ödedikleri prim gün sayısı dolduğunda emekli olabiliyorken yasayla birlikte bu şartlara ek olarak 58 veya 60 yaşına gelmiş olmak gibi bir şart getirilmişti. Yasa, sadece 2002 tarihinden sonra çalışmaya başlayanları kapsamış olsaydı bugün EYT gibi bir sorun olmayacaktı. Kazanılmış hakları koruyacak bir maddenin kanuna işlenmesi ihmal edilince devlet bugün sayısı yüzbinleri bulan bir mağdur ordusuyla ve devasa bir mali yükle karşı karşıya kalmıştır." şeklinde konuştu.

Ramanlı, "EYT'liler erken emeklilik değil, doğal olarak haklarını istiyorlar. Mevcut kanunun, ciddi hak kayıplarına yol açtığı ve çalışanların emeklerini ve haklarını korumadığı açıktır. Devlete yükleyeceği maddi külfeti gerekçe gösterilerek bugüne kadar EYT’lilerin mağduriyetinin üstünün örtülmesi, doğru ve adil bir yaklaşım değildir. Devletin 'emekli olmak için daha gençsin', özel sektörün ise 'sen yaşlandın, artık çalışma' dediği EYT'liler için yaş şartı kaldırılmalı ve çalışmaya başladıkları dönemde tabi oldukları yasal düzenleme gereği emeklilik hakları daha fazla geciktirilmeden verilmelidir." dedi.

Başıboş köpek saldırıları

Başıboş köpek saldırılarının, memleketin gündemini her geçen gün daha fazla meşgul ettiğini, can yakmayı sürdürdüğünü vurgulayan Ramanlı, özellikle küçük çocukların maruz kaldığı bu saldırıların adeta bir asayiş problemine dönüştüğünü kaydetti.

Ramanlı, şu değerlendirmede bulundu: "Fakat yetkililer ısrarla bu soruna kulaklarını tıkamışlardır. Ölümle ve yaralanma ile sonuçlanan saldırılar, vatandaşları kuduz gibi salgın hastalık tehlikesiyle de karşı karşıya bırakmaktadır. Başıboş köpek sayısının artması, hayvanlar arasında viral ve bakteriyel hastalıkların yayılımını çoğaltmaktadır. Aynı zamanda hayvanların bırakmış olduğu artıklardaki bu virüs ve bakteriler, hava yoluyla insan sağlığını da tehdit etmektedir.

Mevcut uygulama ve duyarsızlık sonucu sokaklar başıboş köpeklere terk edilmiş ve insanların can güvenliği ortadan kalkmıştır. Çocukların, kadınların ve yaşlıların kendilerini mahallelerinde güvende hissetmemesi, bir devletin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. Hayvanlar üzerinden elde ettikleri ticari kazançlarının zedelenmesini istemeyen lobiler, yaptıkları propagandalarla siyasetçileri de etkilemekte ve bu meselenin dillendirilmesinin dahi önüne geçmektedir. Daha da kötüsü, sokakların ve parkların başıboş hayvanlar için kalıcı yaşam alanı haline getirilmesine yönelik düzenlemelere sevk etmektedir. Çocukların okula, parka, sokağa, insanların işe, yaşlıların camiye giderken maruz kaldığı köpek saldırıları, artık tahammül boyutunu aşmıştır. Hükümet, bir an önce harekete geçmeli ve hiçbir kara propagandaya aldırmadan sokaklarımızı bu tehditten temizlemelidir."

"Filistinliler ve Mescid-i Aksa adeta siyonistlerin insafına terk edilmiştir"

İşgalci Siyonist rejimdeki seçimleri kazanan Netenyahu'nun, 12 yıllık başbakanlığı döneminde yüzlerce Filistinliyi katlettiğini hatırlatan Ramanlı, yeni Netanyahu iktidarını, Filistinlilerin üzerindeki baskıyı daha da artıracağını ifade etti.

Ramanlı, "İşgalcilerin koltuklarını sağlamlaştırmak için katliamda yarıştıklarına tüm dünya defalarca şahitlik etmiştir. Batı Şeria’da her gün Filistinlileri katleden, evlerini yıkan siyonist rejim, kitlesel bir yıkıma hazırlanmaktadır." dedi ve şunları ekledi:

"Bölge ülkelerindeki karışıklık ve ihtilaflar Filistin’i Müslümanların birincil gündemi olmaktan çıkarmış, Filistinliler ve Mescid-i Aksa adeta siyonistlerin insafına terk edilmiştir. Bölge ülkelerinin başlattığı siyonistlerle ilişkileri geliştirme süreciyle birlikte Filistinlilere yönelik saldırıların artacağı muhakkaktır. Bu sürecin Filistinlilere katkı sağlayacağı savunmasına hiçbir Müslüman kanmamalıdır. Siyonistlerin işgal niyetinin Filistin topraklarıyla sınırlı olmadığı Lübnan ve Suriye’de açıkça görülmüştür. Buna rağmen işgal ve katliamlar görmezden gelindikçe tüm bölge tehdit altında olacaktır. Müslüman kamuoyu, Filistin’deki bu kıyıma karşı sessiz kalmamalıdır. "

"ABD’nin müdahil olduğu hiçbir sorun çözüme kavuşmadı"

ABD'nin, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı körüklerken İslam coğrafyasında yeni fitneler ve çatışmalar çıkarma peşinde olduğuna dikkat çeken HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, "ABD Başkanı Joe Biden, İran’daki istikrar ve bütünlüğü bozmak için ‘İran’a özgürlük getireceğiz’ sloganıyla protestoları teşvik ederken Afganistan İslam Emirliği'nin yetkililerine SİHA’larla suikast tehditleri savurmaktadır. Bununla da kalmayan ABD, petrol üretimi üzerinden hegemonyasına aldığı ve sürekli ayar vermeye çalıştığı Suudi Arabistan’a, İran’ın 48 saat içinde saldıracağı şeklinde bir iddia ortaya atmıştır. Ayrıca İslam âlemindeki tek nükleer güç olan Pakistan’daki istikrar ve güvenliği zedelemek, ülkenin sahip olduğu nükleer silahlar üzerinde karar sahibi olmak isteyen ABD, Pakistan'ı "uyumsuz nükleer silahlara sahip" dünyanın 'en tehlikeli ülkelerinden biri' olarak nitelendirmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Tarihi tecrübelerin, "ABD’nin müdahil olduğu hiçbir sorun çözüme kavuşmadığını" gösterdiğine vurgu yapan Ramanlı, "ABD’nin ‘Özgürlük getireceğiz’ vaadiyle işgal ettiği hiçbir toprakta kaos, çatışma ve katliam sona ermemiştir. Irak, Afganistan, Suriye bunun en somut örnekleridir. Bu nedenle halklar ve devletler, ABD’nin vaatlerine kanmamalı, problemlerini ABD’ye ve diğer emperyalistlere havale etmeden, kendi aralarında adalet temelinde çözüme kavuşturmalıdırlar." diye belirtti. (İLKHA)

Paylaş: