FİRAVUNUN KÖPEKLERİ

Hasan KAYA

Yeryüzünde ilahlık taslayan insanların temsilcisi ve büyük ölçekte kurumlaşmış sistemin başıdır, firavun.

Siyasi sistemin ve yönetimin başında o, ekonominin başında faiz işlevli tefeciler ve bel'am sürüsü.

Tarih süresince insanlığın mücadelesi farklı kulvarlardaymış gibi gösterilmeye çalışılsa da emin olduğumuz hak-batıl mücadelesi farklı şekil ve şartlarda devam ediyor.

Günümüz dünyasında tüm dünya yönetimini kendi ellerinde sanan çağdaş firavunlar Allah’ın dininin karşısında , aldıkları her nefesin diyetini ödercesine karşı tarafta mücadele vermekteler. Küçümseme, alay, hakaret vs. Müslümanların da uyuşukluğundan faydalanıp ve yüz bularak gerçekleştirdikleri eylemler. Her sahada Allah’a, Peygamber’ine(s.a.a), Kur’an’a , sahabeye karşı düşmanlıklarını aleni olarak , pişkince sergiliyorlar.

Tabii şu dikkatimizden kaçmasın!

Sahnede kukla olarak kullanılan ve eylemleri gerek dilleriyle, gerek kalemleri ile sergileyenler gerçek aktör değildirler.  Yalnızca figüranlar.

Gerçek aktör, dünya üzerinde yönetime talip olan ve tuğyana dalan firavundur.

Aklımızda canlanan hükümdar portresini düşünelim!

Tahtına oturmuş , hizmetliler karşısında,  her şey ayakları altına serili , herkesten farklı şatafatlı bir hayat sürer. Birde elinin altında tuttuğu bir köpekleri vardır.

Canı sıkılınca okşadığı, sopa fırlatıp ‘tut’ dediği , monoton zamanlarda heyecan oluşturan varlıktır, o köpekler. Elinin altında her cinsten köpek bulundurur, firavun.

İşte bugünlerde firavun rahat duramıyor. Bir farkı var.

Ortalığı şenlik yeri yapmış, kendince.  Koş dediğinde koşan, attığı kemiği ayakta tutmaya çalışan, soytarılık yapan, ağzı açık salya akıtan bir yığın köpek.

Hırlıyorlar. Değişik sesler, hareketler . Ne yapacaklarını bilmez halde etrafa saldırıyorlar.

Firavunun attığı kemiklerin bolluğundan olacak ki karşılarında halsiz kalmış aslana bile saldırma , onunla alay etme cesaretini buluyorlar. Tokluğun verdiği şişkinlik ile zayıf düşen aslana kafa tutturan da firavunun pohpohu.

Bir pençe ile hayatından olacağını bile bile kendini birşey sanmak köpekliğin şanından olsa gerek.

Kendine geldiğinde, aslanın ,  kendi saltanatını da dağıtabileceğini çok iyi bilir ama köpeklerinin de etrafında dolanması için beslemekten geri durmaz.

Yeryüzü firavunun ve köpeklerinin oyun alanı durumunda. Güç ellerinde. Kemiklerden kuleler inşa.

Tek çare Aslanın şahlanışı. Kendine gelmesi. Köpeklere kimin kral olduğunu göstermesi. Gerektiğinde tahtları  nasıl alaşağı edeceğini tüm ahaliye göstermesi .

Başka türlü taht köpeklere daha çok, aslanı oyuncak eder.

Paylaş: