ÜÇ BOŞLUK (VAKİT, ZİHİN, KALP)

Taha Ölmezoğlu

Bugün, özelde ülkemizin, genelde ise İslam aleminin belki de hiçbir zaman tam manada felaha erişememesini, başlığımda da belirttiğim gibi “üç boşluğu” yani üç sebebi olmasıdır.

Kur'an-ı Kerim ve peygamberimizin sünneti bu üç boşluğu doldurmak için bizlere fazlasıyla yetmektedir.

Bu üç boşluk nedir? diyecek olursak;

birincisi boş vakittir:

Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “iki şey vardır ki onlar hakkında insanların çoğu aldanış içerisindedir. Bunlar: sıhhat ve boş vakittir.” (Buhari, Rikak,1)

İşte biz Müslümanlar elimizde bulunan bu değerli hazineyi doğru bir şekilde kullanabilirsek, inşallah hem dünya da hem de ahirette karşılığını alacağızdır. Bizlerin boş vaktini doldururken yapması gereken iş her zaman hakikati aramak ve hakikat yolunda olmaktır.

Fakat bizler boş vaktimizi hakikati aramaktan acizlik gösterip, sırf zaman geçirmek için boş işler peşinde koşar isek, hakiki manada vaktimizi değerlendirmiş olmayız.

İşte zaman öyle büyük bir nimettir ki Rabbimiz Asr suresin de “zamana yemin olsun” buyurmaktadır.

İkinci olarak Rabbimizin bize bahşettiği ama bizim hakiki manada kullanamadığımız nimet;

Boş zihindir.

Bizler günümüzde zihnimizi fazlasıyla gereksiz, işimize yaramayan bilgilerle doldurmaktayız. Attığımız adımın hesabını vereceğimiz şu imtihan yurdun da bize verilen boş zihni, nelere kullandığımızı veya zihnimizle hakkı arayıp aramadığımızın da muhakkak hesabını vereceğiz.

Bu yüzden biz Müslümanlar zihin boşluğumuzu ilim ve hikmet ile doldurmalı, bununla birlikte bu ilim ve hikmeti sadece ahiret için değil, dünyada da kullanmalı onu insanlara aktarmalıyız. Bunun için bize dünyada katkı sağlayacağını düşündüğümüz, bununla birlikte ahiretimize de faydalı olan ilmin peşinden koşmalı ve ben Müslümanım diyen her kişinin en az bir dalda kendini geliştirmesi ve o konuda ihtisas sahibi olması gerekmektedir.

Sonuçta dünyada ki bütün nimetler, insanoğlunun önüne sunulduğundan, bizler bu nimetleri ve olanakları hakkıyla kullanmalıyız.

Üçüncü olarak Rabbimiz bizlere doğumumuzdan ölümümüze kadar, bir saniye bile görevini aksatmayan bir kalp bahşetmiştir.

Bizler bu kalbi bize bahşeden Allah'ın muhabbeti ve sevgisi ile doldurmaz isek, ahirette vereceğimiz hesapların üstüne bir hesap daha katmış oluruz.

Ayette Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Rad 13/28)

İşte bizler de kalplerimizi Dünyalık geçici heves ve arzular ile değil, Allah sevgisi ve insanlara karşı her zaman hoşgörü ve muhabbet ile doldurmalıyız.

Sonuç olarak baktığımızda bizler, bu üç büyük nimetin farkına varmakla mükellef kılınmışız. Bu yüzden kendimize yeni bir sayfa açıp, kullanmadığımız veya yanlış kullandığımız bu üç nimeti hak yolunda kullanmak için seferber olmalıyız.


Allah bizleri vaktini, zihnini ve kalbini kendi yolunda kullanan kullarından eylesin. Âmin.

Paylaş: