KELİMELER VE KULAKLARI

M. ELİF SÖNMEZ

Ağzımızdan çıkan kelimelerin hesabını kulaklar mı verecek?

Hayır! Siz vereceksiniz.

Hoyratça sarf ettiğimiz, manasını bilmeden kullandığımız,

hitabı iğrenç olan argo ve daha nice kelimelerin hesabını vereceğiz.

Hem de faiziyle..!

Bedava sanıp kullandığımız kelimeler atmosferi kirletiyor; bununla da kalmıyor; zihinleri zehirliyor.

Vezir ettiği gibi rezil de ediyor!

Etkisini şu misallerle netleştirelim;

Adamın biri durgun suya her gün gelip kırıcı ve incitici söylermiş.

Gel zaman git zaman bakmışlar ki suyun rengi kararmış.

Yani kelimelerin gücü;

temiz, berrak ve billur olan suyu bile karartmış…

Bir başka örnekte;

Çok kırıcı bir insana ders olsun diye ağzından çıkan her kırıcı söz için,

bir tahtaya çivi çakmasını söylemişler.

Sonra ki zamanlarda tahtada çivi çakacak yer kalmamış…

Bu seferde her güzel söz için bir çivi sökmesini söylemişler.

Çivilerin hepsi sökülünce tahtada izler kalmış.

Yani kötü sözler güzel sözlerle telafi edilmeye çalışılsa da izi kalır.

İnsanoğlu halife olarak dünyaya gönderilmiş.

Yeri geldiğinde orduları tek yönetebilecek liderlik,

milyonları karşısına alacak cesaret,

asırları aydınlatacak bilgeliği olsa da narindir.

Sizin yıkıcı eleştirileriniz belli müddet sonra onu yıkar.

Bu onun bedenine ve zihninde dermanı olmayan acılar ve yaralar oluşturur!

           Sonuç olarak;

bize bahşedilen bu kutsal hayat onun zindanı olur.

Bu yüzden Allah’ın verdiği bu büyük nimeti heder etmeyin.

Konuşacağınız zaman manasını bildiğiniz kelimeleri kullanın;

Kullanmadan önce kontrol için zihninize sonra kulaklarınıza en son da dilinize getirin.

Daha çok konuşmak için daha çok kelime öğrenmeliyiz;

 Tabi ki manasıyla

ve bunun en kısa yolu okumak!..

‘’Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi?

(Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.

Bu ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir.

Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.

Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma’’ (İbrahim Suresi/24,25,26)  

Paylaş: