Temel Taşımız

M. ELİF SÖNMEZ

Rahman olan Allah’ın adıyla
İslam dinini iki çerçeve içerisinde inceleyebiliriz:
İbadet ve güzel ahlak. 
Öyle ki son peygamber güzel ahlakın temsilcisi ve tamamlayıcısıdır. 
“Sen elbette yüce bir ahlak üzerindesin.(Kalem/4)
Ahlak için tek şart;
 insan olmaktadır.
İster Yahudi ister Hıristiyan ister Zerdüşt ister ateist…
Bunlarda ahlak insanlık ölçüsü iken Müslüman da fazilettir.
Ahiret alemi için nurdur ki İbadetin sevabını artırır. 
Temeli, İslam dinini kabul etmiş bir topluluğa dayanan milletimiz içinde ahlak tabiî ki baş tacıdır.
Ne yazık ki zamanla biz güzel ahlakı bir zorunluluk ve sadece Müslüman da olabileceğini düşünmeye başladık. 
Ahlak, insan olduğunu iddia eden her bireyde olması gerekmektedir
Ahlâk, toplumuzda değeri yüksek hatta çoğu zaman acıtıcı bir değerdir. 
Bu değerler örf ve adetlerde yer almıştır. 
Eksikliği ve yahut yanlışlığı çoğu zaman itibar ve hayatımızı zedeleyebiliyor.
Seyyid Kutub’a göre “Toplumsal değerler ve yargılar insanın özgürlüğünü kısıtlayan unsurlardır. 
Çünkü bu tarz  yargılar insan  üzerinde zorbalık yapar ve insan hür olamaz.” 
Varlığına her şeyden çok ihtiyacımız olan güzel ahlak bizim için can sıkıcı bir hal olmak üzere.
Öbür deyişle ahlaklı olanını özgürlüğü(!) için engel gören tipler türedi!...
Güzel ahlakı çocuklarımıza öğretirken sert bir şekilde “ -meli ‘’, “-malı” eklerini kullandığımız için çok şey eksik kalıyor.
Daha sonraları ise “ Halbuki küçükken çok terbiyeliydi” tarzında cümlelerin arkasına sığınıyoruz.
Ahlak zorundalık değil gerekliliktir.
Daha iyi bir insan –müslüman- olmak için lazım olan ücretsiz bir ektir.
Ahlakı öğretirken yalnız teorik olarak değil pratikte anlatırsak etkisi daha net görülecektir.
Teorik bilgiler gördüğümüz üzere okullarımızda öğretildiğinde pek bir işe yaramıyor.
İnsan anatomisinin temel taşı –Hacer’ül Esvedi-güzel ahlak değil midir?
 

Paylaş: