Sekülerizm ve Teşhir: Gösteri Toplumu

M.Furkan Aslan

‘’Modern üretim koşullarının hâkim olduğu toplumların tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür. Dolaysıyla yaşanmış olan her şey yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmıştır…
 (Guy Debord, Gösteri Toplumu)

Her düşüncenin/öğretinin, sosyal ve beşeri teorilerin oluşturmak istediği birer insan ve toplum modeli mevcuttur. Bunlardan biri de sekülerizmin oluşturduğu ‘’teşhir etme / sergileme’’ yani özel anlamda ‘’Perdeyi kaldırma’’ düşüncesidir.
Mahremiyet, özel yaşam, kişisel hayat, özgünlük vs.. gibi edep ve ahlak dairesinde yer alan ‘’özel daireyi koruma’’ya dair ne varsa, bunları bir şekilde topluluklar ile paylaşma düşüncesi.
Sosyal hayatın içerisinde gelişen her türlü olayı, yaşanan gelişmeyi, en basit şeylerden tutun en mahrem bir olaya kadar, toplum ile paylaşma/teşhir etme arzusu…
Yazımızın başlığı olan ‘’Teşhir’’ kelimesini ele alalım…
TEŞHİR: açmak, ortaya sermek, tanıtmak, arz-ı endam, göstermek, yaymak, dillere düşürme ve deşmek gibi anlamlara gelmektedir…
Özetle hususi anlamda ‘’Hicap perdesini kaldırmak…’’
Yani bireye dair ne varsa, özgünlüğü/gizliliği/mahremiyeti fark etmeksizin gösteriş arzusu ile dış dünyaya yansıtmak isteği.
Evet, sekülerizmin oluşturmak istediği insan modeli: Her yönüyle gösteri ve gösteriş tutkusu ile yaşayan insan…
Çünkü gösteri toplumunda gösterilen ve görünen şey sorgulanamayacak düzeyde doğrudur. Sebebi ise doğru olmasaydı gösterilmezdi, tezidir. Nitekim ‘’gösterilen şey iyidir; iyi olan görünür’’ önermesi ile bu edna tutumları kodlamışlar bile..
 İşte bunlar kof ve basit anlayışlardır. Bireyin kendine yaptığı en büyük kötülüklerden biri; önü alınamaz gösteriş duygusudur. Kendine ait hiçbir şey bırakmamasıdır. Kendinde olanı hoyratça toplum ile paylaşabilme cüretidir. 
Gösteri anlayışı bireyi adeta kendine zincirler. Topluma göstermeden ve teşhir etmeden yaptığı hiçbir şey kendisini mutmain etmez. Yaptığı şeyin değerini, gösterdiği insanların tutumları ile değerlendirir. Eğer o şeyi insanlar yeterince görmüşse, yani kendisini yeteri kadar teşhir etmişse, demek oluyor ki yaptığı şey iyidir; aksi halde yaptığı şey en büyük faziletlerden birisi dahi olsa, kendisi için hiçbir kıymeti yoktur! Yani burada, hak, hukuk, adalet, erdem, fazilet ölçü olarak ele alınmaz. Biricik değer yargısı, gösteriştir. 
Bu anlayış, her ne kadar salt ‘’sanal ortam’’ imtihanı olarak görülse de, iş görüldüğü kadar basit değildir. Nitekim meselemizin sosyal medya yönünü ele alacak olursak; İnstagram, Facebook, Twitter, WhatsApp vs.. gibi mercilerin mimarları, sanal ortamı kendi tahakkümleri altına alıp bir çok özellikleri ile küresel ifsat komitelerine hizmet ettiği gerçeği açıktır. 
 VE bu mecraları, özel/özgün/mahrem/kişisel yönlerini ‘’gösteri/teşhir’’ amacı ile kullanan bireyler, direk ya da dolaylı olarak ifsat komitelerine hizmet etmektedirler.

Modern Medyatik uygarlık, günümüz insanına, ilkel cahili hayat tarzından farksız bir anlayış vermektedir. Bireyi maddenin içerisine hapsetmeye çalışmış ve böylece hayatını ilkel cahili toplumların hayat düzeyi ile aynı seviyeye indirgemiştir. İyiye ve güzele ait olan her şeyi, somutlaştırma çabasında bulunmuş ve materyalist bir anlayış aşılamıştır. İyi ve güzel olanı, hep bir cisim/madde/nesne/obje olarak kurgulamış ve gösteri ihtirasında olan bireylere bu şekilde algılatmıştır. Böylece kalp gözü manevi değerlere kapanmış olan insan, batılı insan modeline dönüvermiştir. Nitekim Aristo, M.Ö bu insan modelini tanımlamıştır: ‘’Homo Economicus’’ yani ‘’Ekonomik/Çıkarcı/Maddeci Varlık!’’ İlahi/manevi/ahlaki değerler namına bir hiç olan insan..

Hülasa:
Modern gösteri uygarlığı, ilkel cahili toplumları geçecek bir şekilde hakikati kendi seviyesine indirgeyip, kendi heva ve hevesini hakikat olarak terakki eder. Böylece kendi arzusunu fikir zanneder. Hakikatin apayrı olduğu, bütün geçmiş ve mevcut insanlık aleminin şehadeti ile sabittir. Birey ve toplum için sabite niteliğinde olan yüce değerler, İlahi hakikatlerin etrafında cem’ olunmaktadır. 

Yazımızı, Fransız bilgin Rene Guenon, diğer ismi ile Abdülvahit Yahya’nın, ‘’Modern Dünyanın Bunalımı’’  isimli eserinden bir iktibas ile noktalayalım:
‘’Modern insan, kendisini hakikat seviyesine yükseltmeye çalışacağı yerde, hakikati kendi seviyesine indirmektedir.’’ 
Yani İlahi ve mukaddes değerlere yönelip kendisini onun seviyesine yükseltmeye çalışacağı yerde, o yüce değerleri kendi basit ve kof değer yargılarına indirgemektedir.


Bir sonraki hasbihalimizde görüşmek dileğiyle…
Hayırla kalınız…

Paylaş: