BİR CENNET BAHÇESİ: SUSA KABRİSTANI

M.Furkan Aslan

Selâm Fetih burcunda dirilen yiğitlere

Ölüm yine vîrândır ve ândır şimdi ölüm
Selâm, kıyam vaktinde vurulan yiğitlere
Şehâdet ufkunda kan revândır şimdi ölüm
Selâm, eğilmeyip de kırılan yiğitlere
Zâlimlere "Dur" diyen isyanımız bir bizim
"Ya Allah" nidâsıyla devirdik tiranları
Devlere mezar olan destânımız bir bizim"
Nurullah Genç
*
Şehidin bedeni öyle bir cesettir ki; ruhun hükümleri, orada câri olmuştur…
Her meslek gurubu, bir yönüyle topluma ve insanlığa hizmet eder.
Alim ilmiyle, filozof fikriyle, arif irfanıyla, bilim adamı icadıyla…
Fakat Şehit kendi kanını, hakikatte vücut ve varlığıyla, toplumun damarlarına kan pompalar gibi kendini feda eder… Yani şehit, her anlamda ve her yönüyle kendini insanlığa ve topluma adamıştır ve en nihayetinde kendini feda etmiştir..
(Şehid Murtaza Mutahhari) 
*
Yer:  Silvan / Susa köyü mescidi
Yıl 1992…
Aylardan Haziran ayı…
Mübarek Cuma gecesi…
Yatsı namazı cemaatle eda edilmiş, tam da her zamanki gibi tesbihatlar yapılacak; dualar, virdler, evrad ve ezkarlar okunacak, gecelerden en irfani şekilde istifade edilecekti…
Fakat öyle olmadı.
 Yatsı namazı esnasında, İslam’ın ve İnsanlığın düşmanı cani bir güruh camiinin etrafını sarmıştı…
Kendi isimleri ve şekilleri ile dahi Müslümanların karşısına çıkmaktan korkan çeteler, kendilerini kamufle etmişlerdi…
Fakat bu münafıkça tutumları uzun sürmedi. Kendilerini ele verdiler. 
Zira habis ve necis dilleri, her zaman İslam’ın mukaddeslerine karşı acımasız ve pervasızdı. 
Müslümanlarda bunu iyi biliyorlardı…

Etrafını sardıkları camiden, Müslümanları zorla dışarı çıkarttılar.
15 Muvahid Müslüman yan yana dizildi camiinin önünde…
15 takva ve ihlas abidesi; ahlak ve edep örneği samimi müminler…
Heybeleri iman, kalpleri cesaret, gönülleri sıdk dolu…
İmam Huseyn neslinden 15 yiğit İslam fedaisi…
Nitekim onlarında bilinci ve şuuru, Küfre teslim olup zillet altında yaşamaktan ise izzetlice şehid olmayı göze almak idi.. 
İmam Hüseynin misyonu gibi…
...
Camiinin etrafını saran çeteler, kendilerini ‘’Kürtlerin İşçi Partisi’’ olarak niteliyordu.
 Fakat hiçbir zaman bu böyle olmadı. Tarihten beri Kürtlere hem ahlaki/sosyal, hem de imani/itikadi açıdan her zaman bela oldular. 
Bu barbar çeteler, her anlamda ifsat komitelerinin ve şeytani güçlerin her türlü tasallutuna boyun eğip onların emrine amade bir şekilde türlü türlü fesatlarını yayıyorlardı…   
Bu defada öyle olacaktı.
Camiinin etrafını saran barbarlar, ilk başta Şehid Hüseyni tek götürmeye geldikleri bahanesini önü sürdüler…
Fakat Hüseyn, bir kez daha Kerbela’da ki gibi yalnız bırakılmayacaktı.
Tüm camii ehli, kendilerinin Hüseyn olduklarını söylüyorlardı…
Evet, nitekim öyleydi de.
 Direniş ve iman, mücadele ve İslami mukavemet anlamında her biri birer Hüseyn gibiydi…

Eli kanlı cani çeteler, 15 masum insanı çembere aldılar…
Bölgede müslümanca yaşamaya çalışıp kendilerine boyun eğmeyen bir avuç savunmasız insanı camiinin avlusunda kurşunlara dizdiler…
Tıpkı, Ramallah, Hama, Sabra ve Şatilla katliamları gibi… 
Vahşi ve barbar çetelerin bu canice katliamları neticesinde, Hacı Ahmet ve oğlu Emin Kantar, Zeki, Medeni, Said ve Meki Fidancı kardeşler, Muhammed Ali Uslu, cami imamı olan Abdulhalik Ugaş,  Adnan Kantar ve Hüseyin Çetinkaya şehit oldu, 5 kişi ise yaralandı.


BEDENLERİ MADDE ALEMİNDEN MÜCERRED OLMUŞ;
RUHLARI İLAHİ TECELİLLER İLE DONANMIŞ;
KALP GÖZLERİ AZAMET MADENLERİNİ ARALAMIŞ;
ALGILARI RAHMANIN NAZARGAHI KILINMIŞ;
GÖNÜLLERİ RABBANİ DERYALARIN AKINTISI HALİNE GELMİŞ;
SIDK VE ŞEVKLERİ NUR VE KANDİLLER GİBİ BEREKETLENMİŞ;
TEMİZ TOPLUMUN İNŞAA VE İMAR FEDAİLERİ, PAK KAHRAMANLARIMIZ OLAN SUSA ŞEHİTLERİMİZE EBEDEN MİNETTARIZ… 

Bir sonra ki hasbihalimizde görüşmek dileğiyle…

DİPNOT:
Bir önce ki yazımızda bölümler halinde ele aldığımız ‘’Çağdaş kavramlar ve beşeri akımlar üzerine’’ isimli yazı dizimiz, önümüzde ki hafta kaldığı yerde devam edecektir…
 

Paylaş: