Neden HÜDA PAR?

6 şubata meydana gelen asrın felaketi ile halkın yaralarını sarmak için gayret gösteren HÜDA PAR üye ve gönüllüleri son zamanda maruz kaldığı saldırı ve iftiralara rağmen ilk gün ki yardım çalışmalarına ara vermeksizin devam ediyor.

Bölücü diye karalama propagandası yapanlara cevaben, sahada kucaklayıcı ve samimi duygular ile hareket eden HÜDA PAR halk nezdinde kıymet kazanırken, kirli siyaset yapan insanların foyasını da gözler önüne sermektedir.

HÜDA PAR Genel Başkanından, üye ve gönüllülerine kadar tüm deprem bölgesinde kardeşlerinin derdini kendine dert edinmiş, insani hareket içerisinde gerek maddi gerekse manevî desteklerini aralıksız sürdürmeleri taktire şayandır.

Seçimlerin tarihleri belirlendikten hemen sonra denge değiştirici, özgül ağırlık sahibi olan HÜDA PAR ‘a her kesimden karalama propagandaları algı yönetimi ve manipülasyon çalışmaları ilgi çekici bir ivme kazandı. Bu ivme halka ister istemez neden HÜDA PAR? Sorusunu sorduruyor. Attığı her adım ayrı bir cevap olmakla beraber, öncelikle bu kadar ağır ithamların muhatabı olmalarına rağmen, feraset ve erdem ile hareket etmeleri Türkiye siyasetinde ciddi bir fark yaratıyor. Halkın refahını, ihtiyacını kendine dert edinmenin ağırlığıyla muhalefet anlayışına yeni bir vizyon getiren HÜDA PAR, her kesimden insanın gönlüne taht kurmuş durumda.

İnsani fıtrata yakışır bir yaşam arzulayan, siyasi oluşum neticesi ile insanlar üzerinden planlar kuran ve kendi menfi çıkarlarını gözeten kesimlerin hedefine girmesi kaçınılmaz oldu. Bölücü ve nifaktan beslenen her kesim her gün soğuk espiri seviyesindeki ahlâkını daha uç noktalara taşımakta. Halk, bu tür söylemlerin karşısında haya damarı çatlarcasına acı çekmekte iken, haya perdesini çoktan yırtmış mahlukların, gerek hamasi söylemleri sprey boyalarla duvarlara çizmelerine, gerekse klavye başında popülarite peşinde koşanların söylemlerine maruz kalmakta. Buna rağmen kararlı bir duruş sergilemekte.

 İnsana ve insani değerlere hami olmuş bir siyasi hareket olmanın ferasetine sahip olan HÜDA PAR; alışılmışlıkların dışında Türkiye siyasetine yeni bir bakış açısı getiriyor. Sırtını yaratıcısına yaslamış, vahiy ve nebevi metodun aydınlattığı bir yolda, birey benliğini bir tarafa bırakıp birliği tesis için, adil yarınlara giden kapının anahtarı olmuş durumda.