Necaşi kadar olamayan liderlere

Hasan KAYA

Allah Resulü  (sav) İslam tebliğine devam ettikçe küfür ehlinin, putperest çevrenin zulüm ve baskıları şiddet artırarak devam ediyordu. Durum gittikçe kötüleşiyor, bu hal müslümanları çıkış yolları aramaya yöneltiyordu. Etrafta adaletiyle bilinen bir hükümdar bulunuyordu. Adil otorite sahibi Necaşi.

    Müslümanlar Necaşi’nin ülkesine hicret ettiklerinde putperest kavmin temsilcileri hemen arkalarından gelmiş,  türlü karalama, iftira ve yalanlarla; ayrıca yanlarında getirdikleri çeşitli hediyelerle ve değerli eşyalarla, müslümanların iade edilmelerini istemişlerdi. Fakat Necaşi dünyalık sahibi, zengin insanların sözlerine hemen inanmamış, Müslümanları teslim etmemiş, onlara söz hakkı tanımış, dertlerini dinlemiştir. Adaletin ve hakkın tecellisi ile putperest güç sahipleri elleri boş geri dönmüş, izzet sahibi Allah (cc)’un keremiyle kazanan Necaşi olmuştur.

    Peki ya bugün!

   Laik, Kemalist rejimin uzun yıllar müslüman halkı dinden uzaklaştırmak, insanları dine düşman hale getirmek için verdikleri uğraşlar karşısında direnen, hak adına elinden geleni yapmaya çalışan İslam mücahitlerinin varlığı -ilk insandan beri devam ettiği gibi- günümüze kadar devam etmiştir. Gelin görün ki son kırk yıllık zaman zarfındaki mücadele farklı bir boyutla devam etmiştir.

    Özellikle tek parti döneminden sonra İslami hareket bütün baskılara rağmen Türkiye coğrafyasında faaliyet yürütmüş, geniş kitlelere ulaşabilmiştir. 70’li yıllar ise Türkiye’de İslami hareketin teşkilatlı bir hal almasına ve daha koordineli çalışmaların içerisine girildiği bir döneme şahitlik yaptı.

    Yıllar geçtikçe teveccüh artıyor, özünden uzaklaştırılan halk gerçek benliğine yaklaşmak için her adımı atıyordu. Putperest zihniyetli madde aşıkları ise ellerinden gelen her türlü engellemeyi yapıyorlardı. İşlerin kontrolden çıktığını görünce İslami hareket mensuplarını şehit etmeye ve zindana koymaya kadar işi ilerlettiler.

    İslami hareketin ilerlemesini hazmedemeyen İslam düşmanları kendi kuklalarını zaman oldu müslümanların üzerlerine saldırtarak şehit etti, zaman oldu bütün güçleriyle üzerlerine gidip zindanları müslümanlarla doldurttu.

   İslam düşmanlarının her türlü zulmüne göğüs geren Müslümanlar Yusufi mekânlarda bir gül gibi açtılar, koku verdiler, renkleriyle gözleri kamaştırdılar, varlıkları,  sabırları ve imanlarıyla İslam düşmanlarını kahrettiler.

   Durum böyleyken zulümlerin en zirve zamanlarından sonra müslümanlar kendilerine çok benzeyen birilerinin otoriteyi ellerine aldıklarını gördüler. Çünkü bu insanlarda İslami harekete gönül verdiği için türlü sıkıntı çekmiş bir hocanın talebeleriydiler. Bir şeyler olabilirdi. En azından zulümler son bulur hak yerini bulabilirdi.

    Zamanlar geçti ama hiç bir şey olmadı. Otoritede güçlendikçe güçleniliyordu. Kalkınma had safhadaydı lakin adalet tatile gönderilmişti. Kalkınıyordu ülke ama yollar sanki sürgünler daha rahat yapılsın diye şerit sayıları artırılarak yapılıyordu.                        

     Bir sorun vardı, ama neydi?

  Yılları bulan güçlenme neden adaletin sağlanmasını getirmiyordu?

  Suçsuz şekilde yılları zindanlarda geçen insanlar neden bir kez olsun duyulmuyor?

Neden otoriteyi elinde bulunduranlarımız bir Necaşi olamıyorlar! Neden suçlayanlar bir kez dinlenmiyordu? Dinlenme ihtiyacı dahi hissedilmiyordu! Bu çok mu zordu? Oysa öyle insanlara imtiyaz tanınıyordu ki; insanlar artık adaletin tecelli edeceğinden umut kesme noktasına geliyorlardı.

Yıllar birbirini kovalıyor, dönemlerde insanların boğaz parçalaması bir şey ifade etmiyor. Yoksa hediyeler kabul mü edildi? Otoriteyi elinde bulunduranların etrafındakilerin dünyalıklardan etkilenmeleri Necaşi konumunda olanları adaletsizliğe mi yöneltiyor? 

    Bilmiyorum! Lakin bildiğim ve inandığım bir şey var: Bugün ihtiyacımız olan belkide en önemli şey Necaşi’nin adaletinin otorite sahiplerinde tecellisini görmektir. İnanç ve din ile alakalı bir durum olmadığını Necaşi olayından tam olarak anlıyoruz. Olması gereken tek şey adaletin yerini bulması. En azından bazıları tarafından suçlanmış insanların bir kez de otorite sahipleri tarafından dinlenmesi. Suçlu olunması halinde herkes cezasına rıza gösterecektir elbet.

    Duamız odur ki: bu son zulüm yıl dönümü olsun. Zulümler son bulsun.

   Zulümlerin son bulması ve adaletin yerine gelmesi için biraz Necaşi olunmalı!

  Selametle...

Paylaş: