NORMALLEŞME

Muhammed KILIÇ

Evet, normal olmayan hallerde, belli normlar çerçevesinde normalleşme süreci başlattılar. Kulağa hoş geliyor değil mi? Normal süreç,  normal görünmek, normal bir seyir, bunlar kulağa hoş gelse de benim anlatmak istediğim  normal süreç bu değil aslında. Normal olmayan bir normalleşmeden bahsediyorum. Bu öyle kulağa hoş gelen türden de değil.

Öyle ya; Yıllarca Avrupalıları bize cici insanlar diye tanıttılar. Tarihi katliamlarla dolu uygar olmayan bir halk olmalarına rağmen, biz uygar batı medeniyeti diyoruz. Aslında öyle dememizi istediler. O kadar bize sevdirttiler ki kendi topraklarımızda bizim kanlarımızı dökmelerine rağmen, biz onların şerrinden kaçıp, yine onların yaşadıkları topraklara,  ölüm pahasına yolculuklar yapıyoruz. Çünkü Avrupa'yı ve Avrupalıları bize medeniyetin beşiği, insanlığın hüküm sürdüğü beldeler olarak öğrettiler.

Hak yemediklerini, insan endeksli  olduklarını, belleğimize kazıdılar ve bunu yıllarca  sinsice işlediler.

Siyasette ve sosyal hayatımızda söz sahibi oldular. Ülkemizde sosyal ve kültürel yozlaşma tahribatları oluşturarak bir neslin yok olmasına öncülük ettiler ve ediyorlar. Halen kimliksizleştirmelere, insanlar arasındaki tabakalaşmalara, güçlüden yana adalet ve köleleştirilmiş bedenlere hitap ediyorlar. Bunlara

 yakinen şahit olduğumuz halde, hala içimizde büyüttüğümüz Avrupa medeniyetine güveniyor Avrupa Birliğinden söz ediyoruz.

 Şimdilerde ise  bununla birlikte farklı duygusal çöküşler yaşatıyorlar. Normalleştirmenin bize bugünkü yansıması ise şöyle.

Müslümanlara yapılan her türlü katliam ve hak yemeler normalleşiyor. Ekranlarda, köşe yazılarında sıkça dile getirilen ve bir süre sonra alışık hale geldiğimiz, sıradan şeylermiş gibi normalleşiyor ve normaleştiriyorlar. Bu yayınladıklarının ve yazdıklarının dugusal bir

çıkış olmadığını bilmemiz gerekirdi.

Periyodik aralıklarla  iyi hesaplanmış ve kendileri için getirisi yüksek olduğunu bildikleri için yaptıkları bir normalleştirme.

 Toplumun yansımalarından anlıyoruz. Suriye'de son zamanlarda katledilen çocuklarımızın resimleri fersah fersah yayınlıyorlar. Birkaç duygusal çıkış, birkaç duyarlı siviltoplum kuruluşu ve çaresiz birkaç bireyin feryatları kulaklarımıza ilişti hepsi bu. Oysaki bu çıkışların bireysel olarak dile getirmek yerine siyasal, küresel hatta ekonomik yaptırımları olması gerekirdi. Toplumsal bir meseleydi ve güçlü bir çıkış lazımdı. Bunuda ancak devletler eliyle yapmak mümkündü. Normalleşme tamda burda devreye giriyor. Birileri bizi sürüklüyor. Toplumsal çıkışların önünü kapatarak, kalabalıklar içerisinde bizleri yalnızlastırıyorlar. Aynı dili konuştuğumuz, aynı mahallede, aynı havayı solduğumuz halde birliktelik oluşturamıza müsade etmiyorlar. Evet, normalleşiyoruz, normaleştiriyorlar. Nedeni belli

 Bir bütün olma, birlikte var olma, tutucu ve yekvücut olma gibi özellikleri barındırdıklarımızı biliyorlar. Müslüman bir halkız, iman etme duygumuzu törpülüyorlar. İmanın gerekliliklerini görmememiz için güneşi mum ışıkları ile perdeleyip, bununla yetinmemizi diliyorlar. Buzdan kurdukları saltanatlarına güneş ışığının ilişmesini istemiyorlar. Buzun zemheri soğuğunda bizleri dondurmuş vaziyette piyasaya sürüyorlar donmuş mat ve hareketsiz halimizden faydalanıyorlar. Bu yüzden katliamlara, zihni ve fikri saldırılara karşı koyamıyoruz.

Selam ve dua ile

Etiketler:
Paylaş: