HAKTA BİRLENMEK YOKLUĞA SIRT DÖNMEKTİR

Muhammed KILIÇ

Çalışarak ve gayret ederek edilen bir duanın gücü vardır. El duası olmadan yapılan dil duası, yalnızca kuru bir gürültüdür. Sabır durup beklemek değildir aslında mücadele edip sonucuna razı olmaktır. Dün olduğu gibi bugünde ve yarında bu kural değişmeyecektir.
İslamiyeti küfre karşı açıklamaya daha haklı, daha layıkız! Allah’ın dini muhakkak üstün gelecektir.  Biz hak üzere bulunduğumuz için onların batıl üzere oldukları daha belirgindir.
Zamanın her diliminde, kurulu zıt değer sistemlerini ve karşıt anlam kalıpları arasını birbirinden ayırmayı sağlayan ölçü Furkandır. En genel anlamda, hakla ile batılı birbirinden ayıran ayrıntılı bilgi olarak her müminde konum, istikamet ve duruş koordinatlarını bulmada şaşmaz bir ölçü de sahip olduğumuz Furkâniyettir.
Çok iyi biliyoruz ki, çalışmadan, gayret etmeden dua etmek beyhudedir.  Aklı hayaller, düşünceyi hazlar, hayat tercihini arzular, yaşam mücadelesini ise batıl fikirler yönlendirir. Dolayısı ile farukıyyet en temelde imani bir özelliktir.
Kalpleri birleştirmek üzerine hepimizin ihtiyacı olan mensubiyet ve beraberinde mesuliyet vardır.
Mensubiyet, mesuliyeti getirir
Kalpleri birleştirmenin yolu millet olmaktır.
Ortak akıl, ortak dil, ortak vicdan. Bu birlikteliğin her alanda sağlanmasıyla mümkün olacak bu ortak paydalardır. 
Ortaya koyduğumuz ne kadar emek işi uğraş varsa hepsinin merkezinde “hakkını vermek” yatar.   Bilinen bir gerçektir ki, her birliğin ve birlikteliğin, öncelikle yerine getirilmesi gerekli birlik-içi bazı görev ve sorumlulukları bulunur.
Duyarlık, ortaklaşa sahip olunan İslam imanından kaynaklanmaktadır. Müslümanın inanç ve kader birliği içinde bulunduğu insanlar ve millet­ler adına gerektiğinde özveride bulunması, onlarla iyi ve kötü günle­rinde dayanışma içinde olması, tasa ve kıvançlarını paylaşması, hem hakkı hem de görevidir.  
ilk bakışta batıl sapasağlam ve güçlü gözükse de aslında farukıyyet ile karşılaşınca çabucak sönüverir. Çünkü batıl asılsızdır, bir gerçeğe dayanmaz. Fakat kendisini yüce, büyük, köklü ve sağlam olarak gösterebilir. Oysaki batıl, suyun üzerindeki köpük gibidir, yok olur gider. Yeter ki farukiyyet müminlerde zuhur etsin, görülecektir ki Musa’nın (as) asası ile denizin ikiye ayrılmasında olduğu gibi hak belirgin bir yol olarak önümüze açılırken, batıl boğulacak ve kaybolup gidecektir. 
Kalın selametle

Etiketler:
Paylaş: