DOSTLUK...

MUHAMMED ÖLMEZ

Dostluk zor iş gerçekten. Sahi nedir bu dostluk. Allah'a dost olmak,  Peygamber (s.a.v.)' e dost olmak, yasadığın zamanda ve mekânda dostluk kurmak. Kelime olarak sevilen, güvenilen sık görüşülen veya aralarında iyi ilişki bulunan kişiler...

Sırasıyla bir düşünelim dostluk nedir ne değildir. Dostluk ilişkisinin temeli nasıl atılır, nasıl bina edilir ve gelecek tehlikelere karşı nasıl muhafaza edilir. Aslında bize dostluğun mahiyetini yine Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de "Halil" sıfatını bahsettiği Hz. İbrahim üzerinden anlatıyor. Yani dostluk öyle söylendiği gibi iki hece bir kelime değil ağır bir sorumluluk diyor Allah-u Teâlâ. Ki İbrahim (As.) dostu uğruna canından, memleketinden, çocuğundan ve eşinden vazgeçti. Bunlar ki bir insanın dünyevi açıdan en kıymet verdiği hususlardır. Dostuna olan güveni o kadar çoktu ki ateşe atılacağı zaman Cebrail (a.s.) ihtiyacın var mı bana yardım edeyim dediğinde "Sana ihtiyacım yok O bana yetişir, O ne güzel vekildir" diyerek dostluğun manasında ki güven kelimesini kemal noktada yaşamıştır. Ki Dostu da onu yalnız bırakmamış ve "Ey ateş İbrahim için serin ve selametli ol"(Enbiya-69) diyerek dostluğunu göstermiştir.

    Asr-ı Saadet'e geldiğimizde Allah Resulü dostu olarak bizleri yani ümmetini işaret etmiş ashabına bizi övmüş yani omuzlarımıza çok ağır bir yük yüklemiştir. Bu iki örnekten de anlaşıldığı gibi dostluk gözünle değil kalbinle ve ruhunla gördüğüne inanmak güvenmek sık sık görüşmek ve ilişkilerini iyi tutmaktır. Peki, bu nasıl olabilir. Aslında bunun cevabı da yine Kur’an’da verilmiş. "Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur."(Rad 28) Allah'a dost olmak istiyorsak onu zikretmeliyiz, Peygamber’e dost olmak istiyorsak onu sünnetine uymalıyız. Bakın uyarıyorum uymalıyız, yapmalıyız, uymak zorundayız yapmak zorundayız... Zira dostluk bunu gerektirir.

      Yukarı da ki ayet dostluğa yeni bir anlam daha katıyor. Hakikî bir dostluk kalbi mutmain eder. Gönle sürur verir ruhu doyurur ve nihayetimizide güzel yapar.

    Gelelim günümüz dostluk! Anlayışına... Günümüzde dostluk telefon rehberlerine ve bir kaç süslü kelimeye kalmış gibi görünüyor. Bir kişi bir gün dostumuz oluyorsa en ufak bir yanlışında ikici gün sıradan bir insan hatta bazen kin tuttuğumuz düşmanımız olabiliyor. Gelin Allah aşkına bu semavi kelimeyi ağzımıza sakız yapıp da manasını bozmayalım. Eğer birine dost diyorsak hakkını verelim. Biri dediğim illa şahıs değil davamız da olabilir. Davamıza dost oluyorsak amiyane tabirle adam gibi dost olalım.

    En nihayetinde bu güzide kelimenin deruni anlamına vakıf olmak için önce Rabbimize, sonra Resulüne, sonra Kur'an'a ve davamıza iyi dost olmalıyız ki diğer insanlarla kuracağımız dostluk da anlamlı olsun.

Paylaş: