43,6193
38,5383
4.016,84
Bazı adımlar vardır, bir ömrün yükünü son bir hamlede döker ortaya. Trump da Beyaz Saray’da, Ortadoğu’ya attığı imzayla bir “miras” bıraktı: Kanla çizilmiş bir harita. Ama unuttuğu bir şey var; haritalar sadece güçlünün kalemiyle değil, direnenlerin kanıyla da yazılır.
İçeride sıkışmıştı Trump. Davalar, eski dostların ihanetleri, seçim kaygısı… Dışarıda ise tek dostu vardı: İsrail. Kudüs’ü başkent yapmak, Golan’ı ilhak etmek yetmemişti; Batı Şeria’yı yerleşimcilere peşkeş çekerek “barış süreci”ni toprağa gömdü. Ama bu hamle, bir seçim kumarından öte, Siyonizmin asırlık rüyasını diriltti: *“Nil’den Fırat’a”*… Theodor Herzl’in 1897’de hayal ettiği, Ben Gurion’un 1948’de ilan ettiği, Ariel Şaron’un “Türkiye’yi de kapsar” dediği o geniş sınırlar. Trump, işte bu haritaya son dokunuşu yapıyor. Ama unutuyor ki, haritaların kaderini çizenler, kalem tutanlar değil, toprağı savunanlardır.
Bugün Gazze’de direnenler, işte bu hakikati hatırlatıyor dünyaya. Beton duvarların, hava saldırılarının, ambargonun ortasında, çocuklarını kaybetmiş anaların duasıyla ayakta duran mücahitler… Onlar, Trump’ın çizdiği haritayı paramparça eden bir iradenin timsali. Silahları basit, imkânları kısıtlı, sesleri kısılmaya çalışılıyor. Ama inançları, Fırat’ın sularından daha derin, Nil’in tarihinden daha kadim.
İslam dünyası ise bugün utancın kıyısında. Suudiler İsrail’le kadeh tokuştururken, Körfez’in lüks saraylarında “normalleşme” nutukları atılırken, Gazze’nin çocukları çamurun içinde tek bir hurmayı paylaşıyor. Oysa Kudüs’te her taş, Medine’nin kokusunu taşır. Mescid-i Aksa’nın her çığlığı, İstanbul’un sokaklarında yankılanmalıydı. Ama ümmet, kendi tarihine yabancı. Buhranın girdabında, Gazze’nin direnişini “terör” diye yaftalayanlar, aslında kendi onurlarını çiğniyor.
Ancak Gazze yalnız değil. Çünkü direniş, bir kalbe düştü mü, ateşi sönmez. Mücahitler, tanklara taş atarken aslında bir çağrı yapıyor: *“Sınırları biz çizeceğiz!”* Tarih, galiplerin değil, direnenlerin yazdığı bir kitaptır çünkü. Trump’ın haritası kâğıtta kalacak. Ama Gazze’nin çocukları, Fırat’ın doğusundaki kardeşlerine şunu fısıldıyor: *“Zulmün son sayfasını yırtacağız.”*
İsrail bir garnizon devlet. Batının sömürü çarkının bekçisi. Ama unutuyorlar: Duvarlar ne kadar yüksek olursa olsun, bir çocuğun duasına yetişemez. Gazze düşerse, Kudüs düşer. Kudüs düşerse, İslam’ın kalbi durur. Ama o kalp, bugün Gazze’de atıyor. Çelikten bile sert bir iradeyle…
Trump gidecek. İsrail’in tankları bir gün paslanacak. Ama direniş, buğday tanesi gibi toprağa düşmeye devam edecek. Çünkü zafer, haritaları çizenlerin değil, inancı taşıyanlarındır.
Şimdi sormak lazım: Bu utancı kim yırtacak?
Cevap belli: Gazze’nin toza bulanmış sokaklarında, mücahitlerin alnındaki terde saklı…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.