Yapıcıoğlu STK başkanları ve kanaat önderleriyle iftarda buluştu

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Adana’da düzenlenen iftar programında STK başkanları ve kanaat önderleriyle buluştu.

Yapıcıoğlu STK başkanları ve kanaat önderleriyle iftarda buluştu

HÜDA PAR Adana İl Başkanlığının STK başkanları ve kanaat önderlerine yönelik düzenlediği iftar programına katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Müslümanların içerisinde bulundukları sıkıntılara değindi. Yapıcıoğlu, Müslümanların, emperyalistlerin tuzaklarına karşı gaflet uykusundan uyanarak yeniden kardeşler olması gerekliliğine vurgu yaptı.

Özel bir yemek salonunda düzenlenen iftar programına HÜDA PAR yetkililerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşları temsilcileri, kanaat önderleri ve basın mensupları iştirak etti.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan iftar programı, HÜDA PAR Adana İl Başkanı Veysel Yavuz’un selamlama konuşmasıyla devam etti.

Daha sonra kürsüye gelen Yapıcıoğlu, sözlerine Mavi Marmara Şehidi Adanalı Çetin Topçuoğlu’nu rahmetle anarak başladı. Tüm Mavi Marmara şehitlerini yad eden Yapıcıoğlu, “Rabbim bütün şehitlerimize rahmetiyle muamelede bulunsun. Onların yoluna layık olmayı bizlere de nasip eylesin.” ifadelerini kullandı.

“Kudüs işgal altındayken birçok beldede Müslümanlar birbirine silah doğrultmakta!”

“Mavi Marmara saldırısının yıldönümünde Kudüs işgal altında, Filistin toprakları kuşatma altında, dünyanın pek çok köşesinde İslam beldeleri benzer acılar yaşamakta.” diyerek ümmetin içinde bulunduğu sıkıntılara değinen Yapıcıoğlu, “Her bir beldedeki Müslümanlar, kendi derdine düşmüş, kimse kimseyle ilgilenemez halde. Daha da kötüsü, Kudüs Siyonistlerin işgali altındayken pek çok beldede Müslümanlar birbirine silah doğrultmakta. İşte daha birkaç gün önce çok yüklü bir silah anlaşmasıyla yine silah tüccarlarını Müslümanların petrol dolarlarıyla zengin ettiler.” diyerek durumun vahametini özetledi.

“Adaletten uzaklaştığımız için kavgalarımız bir türlü bitmiyor”

Tüm bu sıkıntılara karşın her bir müminin Ramazan ayının rahmet iklimini fırsat bilerek nefsini ayrı ayrı hesaba çekmesi gerektiğine işaret eden Yapıcıoğlu, “Toplum olarak bizler neden bu haldeyiz? Kur’an ayı olan Ramazan’da bol bol Kur’an okuduğumuz halde, bizi kardeş ilan eden Rabbimizin kelamından niçin bu kadar habersiziz? Memleketimizde her Cuma, okunan her hutbeden sonra hocalar, bir ayeti tekrar tekrar okuyorlar. Düşünüp öğüt alalım, diye her hafta düzenli periyotlarla imamlar bize hatırlatıyor ki; Allah bize adaleti emrediyor. Bunu emir kipiyle ve te’kidle söylüyor. Biz ise adaletten uzaklaştığımız için, her şeyi yerli yerine koyamadığımız için çelişkilerimiz kavgalarımız bir türlü bitmiyor. Aramızdaki çekişmeleri kullananlar bizleri birbirimiz aleyhinde kışkırtıyorlar. Eskiden kendi askerlerini göndererek işgal ettikleri, karıştırdıkları ülkelerimizi şimdi bizden birilerinin eliyle, bizim evlatlarımızın eliyle karıştırıyorlar. Bizim kanımızı, bizim çocuklarımıza döktürüyorlar. Üstelik daha önce kendi askerlerini gönderdiklerinde onlara kendi silahlarını veriyorlardı, masrafları kendileri üstleniyorlardı. Şimdi elimize tutuşturdukları silahların parasını da bizden alıyorlar. Ne zamana kadar bu halde olmaya devam edeceğiz. Durup düşünmemiz lazım. Gerçekten özellikle şu iftar saatine yaklaştığımız, kalplerin inceldiği şu dakikalarda ne olur bunu biraz daha düşünelim.” şeklindeki sözleriyle ümmetin durumunu özetledi.

“Gücümüzü silahtan değil birlik ve beraberlikten almış olsaydık, biz bu halde mi olacaktık?”

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu Ramazan ayının temasının ‘Hak’ kavramı olarak belirlendiğine dikkat çekerek sözlerini sürdüren Yapıcıoğlu, “Eğer biz, bütün mümin kardeşlerimize hatta yanımızda bizimle birlikte yaşayan gayri Müslimlere de haklarını tastamam verseydik, gücümüzü aramızdaki birlikten ve adaleti tesis etmekten almış olsaydık, Batı’nın bize dayattığı gibi gücümüzü silahtan değil birlik ve beraberlikten almış olsaydık, biz bu halde mi olacaktık? Silah gücünü ellerine geçirenler,  dayanak noktasının güç olduğunu, hakkın bir şey ifade etmediğini söylediler; ‘güç kimdeyse o haklıdır, güç kimdeyse kuralı o koyar’ dediler.  Kuralları koydular, bize de ‘bu kurallara uyacaksınız’ dediler.” şeklindeki sözleriyle emperyalist güçlerin tuzaklarını detaylarıyla anlattı.

“Bize sattıkları helikopter ve uçakları uydudan müdahale ederek düşürebiliyorlar”

Geçtiğimiz günlerde meydana gelen helikopter kazasıyla ilgili çarpıcı tespitlerde de bulunan Yapıcıoğlu, “Bize verdikleri bütün helikopterlere ve uçaklara yerleştirmiş oldukları çiplerle istedikleri zaman uydudan müdahale ederek uçakları ve helikopterleri düşürebiliyorlar. Biz enerjimizi, birbirimizin kafasına vurmakla, birbirimizin kuyusunu kazmakla harcadığımız müddetçe onlar da silah yapacak, uçak yapacak, bize satacak. Ve bize sattıkları o silahları da sadece birbirimize karşı kullanmamıza izin verecekler. Rabbim bu halden çıkmayı, çıkmak için çaba göstermeyi bütün İslam âlemine nasip eylesin. Bütün müminleri bu gaflet uykudan uyandırsın, yeniden kardeşler olduğumuz şuurunu pekiştirsin.” temennisinde bulundu.

“Mavi Marmara Davasını düşürerek Çiğdem Bacımızı ağlattılar”

Konuşmasının son bölümünde Mavi Marmara Davası hakkındaki görüşlerini de paylaşan Yapıcıoğlu, parti olarak söz konusu davayı yakından takip ettiklerini belirtti.  Yapıcıoğlu, “Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Malumunuz, büyük bir heyecanla Mavi Marmara Davası başlamıştı, Siyonist çetenin asker üniforması giymiş teröristlerinin hakkında dava açılmıştı. Kırmızı bültenler çıkartılması için yazılar yazılmıştı. O duruşmaları imkânlar dâhilinde takip etmeye çalıştım. Dosyanın düşürülmesinden bir önceki duruşmada Mavi Marmara Şehidi Çetin Topçuoğlu’nun eşi Çiğdem Hanım şöyle demişti: ‘Biz Mescidi Aksa, Kudüs ve Gazze için ter döktük. Çetin ile beraber Mavi Marmara’ya bindik, kan da döktük. Ama hiçbir zaman gözyaşı dökmedim, dökmeyeceğim de, benim sözüm var. Ama bu dava, anlaşma nedeniyle düşürülürse işte ben o gün ağlayacağım, dedi. Ve dava düştü, Çiğdem bacımızı ağlattılar. O kuşatılmışlık duygusundan kurtulmak içindir belki. Dış politikalardaki sıkışmışlıktan mıdır? Bahane çok, fakat bir gerçek var ki, eşi gözleri önünde can verirken ağlamayan Çiğdem Bacımızı, davayı düşürerek ağlattılar. Aslında ağlayan sadece Çiğdem Hanım değil, ağlayan koskoca bir ümmetti.” diyerek Mavi Marmara Davası’nın düşürülmüş olmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Kısa bir dua da yapan Yapıcıoğlu, “İftara yaklaştığımız şu dakikalarda Rabbimden niyaz ediyorum. Allah’ım bu dünyada gülmeyi bize de nasip et. Dünyada da ahirette de bizlere güzellikler ihsan eyle. Dünyanın her tarafında dökülen Müslüman kanıdır, akan müminlerin gözyaşlarıdır. Artık sevinmeyi, bayram etmeyi şu mazlum millete nasip eyle. Bayram sevinci gibi ümmetin bir araya geldiğini, Müslümanların birbirleriyle kardeş olarak kucaklaştığını görmek sevincini de bizlere yaşat” diyerek sözlerini tamamladı. (İLKHA) 

Paylaş: