GAZZE VAHDETİN SEMBOLÜDÜR…

NİHAT BAKŞİ


       Hep aynı taktik, aynı oyun, aynı amaç ve aynı senaryo… İsrail ve müttefiki ABD yıllardır hep aynı taktiği uyguluyor. ABD Irak’ı vuruyor, ardından İsrail Filistin’i vuruyor. ABD Suriye üzerinden planlar kuruyor, planları kısmen boşa çıkmak üzere iken, İsrail Lübnan’a vuruyor. ABD’nin Arap ülkelerinden istediğini alamayınca, İsrail Gazze’ye vuruyor. Sanki bütün her şeyin hıncını almak istercesine olanca gücüyle Gazze’ye saldırıyor.
        Anlayacağımız ABD ve İsrail, İslam ülkeleri üzerinde güç denemesi yapmalarının yanında uzun yıllar öncesinden hesapladıkları Müslümanları yok edip, Ortadoğu ve Arap ülkeleri üzerinde hâkimiyetini kurarak Dünya’ya meydan okuma projesini gerçekleştirmektir. Bu hedeflerine ulaşabilmek için hiç kimseyi dinlemeyerek ve hiç kimseyi takmayarak her şeyi ve herkesi, canlı cansız gözünü kırpmadan, hiç acımadan kurban ediyorlar.
       Yahudilerin tabiatı tarih boyunca hiç değişmemiştir. Allah tarafından kendilerini ıslah etmek için gönderilen peygamberleri ya öldürmüşler, ya da yurtlarından sürmüşlerdir. Tahtlarının tehlikede olduğunu anladıkları zaman doğacak tüm çocukları öldürdüler. İsrail ve müttefiki ABD belirli dönemlerde, farklı farklı zamanlarda ve farklı ülkelerde direk veya dolaylı olarak başlattığı savaşlarda amaçladığı İslam liderlerini yok etmek, toplumu bu vesile ile cahil bırakmaktır.      
       Özelikle Arap ülkeleri üzerinden oynanan oyunlar, yıllar öncesinden hesaplanan ve planlanan bir senaryonun uygulanmaya konmasıdır. Çünkü bugün devletlerin, orduların, halkların ve toplumların sistematik olarak yıkılmasına ve parçalanmasına tanıklık yaptığımız bir zamandayız. Bunda ya İsrail, ABD ve müttefik ülkelerin direk parmağı vardır. Ya da bu kargaşadan en büyük pay sahibi almaya çalışanlardır. Bu talan ve yıkımlara Avrupa birliği insan hakları ve Birleşik Arap emirlikleri seyirci kalmaktan başka hiçbir girişimde bulunmadılar.
       Durum bu ise bu kirli savaş durmaksızın devam edecekse, o zaman ey dünya Müslümanları! Ey tasavvuf ehli şeyhler! Ey din âlimleri! Ve ey duyarlı tüm dünya Müslümanları! Zamanı lehimize çevirmemiz ve Rıza-i ilahiye ulaşmamız bizim elimizde. Hak ile batılı bir kılıç gibi bir birinden ayıran kutlu bir dava, kutlu bir direniş ve mücadele vardır önümüzde. Önümüze tarafımızı net, tereddütsüz belirleyebileceğimiz bir fırsat konuldu.
      Önümüze konulan bu fırsatı bir nimet bilip, bana necilikten de sıyrılarak; Mazlum, Mustazaf halka sahip çıkma zamanı… Filistin’de, Mısır’da, Irak’ta Suriye’de, Nijerya’da ve Bangladeş’te akan kanı durdurma zamanı… Yeter de artık! Bebeler, anneler, babalar, yaşlılar öldürülmesin. Bacıların namusları kirletilmesin. “Ya Rabb! Bize katında bir kurtarıcı, bir yardımcı gönder” diye çığlık atan sahipsiz kimsesizlerin sesine kulak ver. Çağrılarına cevap ver. “Filistin’e, Suriye’ye, Mısır’a Irak’a ses ver.” Kampanyasız ve tarafsız kalma! 
       Ey dünya Müslümanları! Bunu iyice bilmemiz gerekiyor ki, eğer dünyada bu çağrıya ses veremezsek, ahirette muhakkak “neden bunca feryatlara kulaklarını açıp cevap vermedin” diye karşımıza çıkacaktır. Çünkü hepimiz gücümüz ve imkânlarımız dâhilinde akan kanı durdurmada sorumluyuz. 
       Bak! Küfür hesaplarını uzun zamana yayarak peyder pey uygulamaya koyulmuş. “al birini vur ötekini” taktiğini uygulayarak bu kirli katliamlara ortak etmedik kimse bırakmıyor. Müslümanları birbirleri ile oyalatıp çatıştırırken kendisi de kazandığı zamanı Müslümanları yok etme planları yapmakla harcıyor. Eğer bir gün Siyonist İsrail ateşkesi kabul eder ise bu merhametinden değildir. Bu vahdetin ve birliğin karşısında çaresiz kalmışlığın bir sonucudur. Gazze vahdetin gücünü bize gösterdi. Gazze artık vahdetin sembolü olmuştur.
       Vahdetle zülüm bertaraf edilecekse ki öyledir. O zaman ey dünya Müslümanları! Bu savaşları durdurma adına, akıtılan kanlara son verme adına, yıkımların ve katliamların önüne geçme adına, sürgünlere ve mahkûmiyetlere son verme adına kendi aranızdaki ihtilaflara, çatışmalara ve savaşlara bir son verin. Allah rızası için bunu yapın. Bir deneyin…. 
 

Etiketler:
Paylaş: