BİR İLDE SIKLIKLA VALİ NEDEN DEĞİŞİR?

Necati Karataş

Vali olmaya muktedir değillerdi ise neden vali yaptılar? Bilgi becerisi varsa neden kısa sürede görevden alındılar? gibi insanın aklına bir sürü deli sorular takılıyor. Benim penceremden olayın özeti şu.

Her geleni bir anda kuşatan çevreler var. Cici çocuklar gibi görünen ama sevimsiz koca adamlar. Burunların gagaları pislikte olduğu halde kılavuzluk etmek, yol göstermek gibi huyları da var. Her gelen gidiyor ama onlar ne hikmetse hep yerlerinde bukalemun gibi rengarenk tipler.

Sıklıkla mülki amirlik görev değişikliklerinin baş mimarlarıdır onlar. Göreve yeni atanmış amir daha geldiği ilin sorunları hakkında yeterince bilgi sahibi olamadan üşüşüverirler bir anda. Sorunun müsebbipleri, öyle ki çözümün kaynağı sanırsın. Öyle ya…

Sıklıkla vali neden değişsin ki?

Ya hırsızlık yapıyordur ki buna imkân yok. Hırsızlık yapacak zamanları olmadı ya da hırsızlıklara müsaade etmediler.

Bu nedenle...

Göreve yeni atanan mülki amirlere bir hatırlatmada bulunmak elzemdir benim baktığım pencereden.

Bismillah

Esas olan, halka hitap ederken dışarıda kimsenin kalmaması gerekir. Yöneticilik için sorumluluk almada kriter, geçmişteki vazifeler veya tanınmış olmak değil, o alanda sahip olunan ehliyet ve kabiliyettir.

Bir idarecinin üzerinde titizlikle durması gereken ve kendisiyle özdeşleştirecek olan en önemli konu adalet meselesidir. Bu konuda halka önderlik yapacak olan liderin devlet işlerinde gerek halka karşı gerek şahsi işlerinde her zaman adaleti gözetmesi, hakka riayet etmesi gerekmektedir. Aslında adaletinin kaynağında yakini bir iman olmalıdır. Çünkü o iman ile adaleti birbiriyle taçlandırmak gerekecek.

Yöneticilerin misyonu; ferdi ve manevi hayat kadar, maddi ve içtimai hayatın da mükemmellik ölçüsünü ortaya koymak ve insanlığa her iki alanda da kılavuzluk yapmaktır.

Yönetici; insanları Allah’ın davetine çağırmak, manevi anlamda onları olgunlaştırmakla birlikte, devlet adamı niteliğiyle de yönetim sanatının en ince örneklerini göstermek, bu anlamda da gelecekteki bütün devlet adamlarına öncülük yapmak, dini sorumlulukla da siyasi iradeyi birleştirmektir.

O nedenle yönetimde ehliyet sahibi kişileri görevlendirmeye çalışmak önem arz eder. Bunun tersi bir siyasi tasarrufun toplumlar için felakete sebep olacağı bilinmelidir. Üstelik ehil olmayan kişilerin göreve getirilmesinin kıyamet alameti olduğu Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesselem) bize haber vermektedir.

Yöneticilerin dikkat etmesi gereken bir başka husus da istişare kavramıdır. Bu İslam'ın siyasi sisteminde büyük bir ehemmiyete sahiptir. Şöyle ki, Peygamber Efendimiz, kendisi idari meselelerde sahabesiyle daima istişarede bulunmuş ve uygulamalarıyla bu kavramın önemini ashabına da geniş bir şekilde kabul ettirmiştir. Kur'ân, bu hususta Rasûlullah’a, "Allah'tan bir rahmet dolayısıyladır ki on¬lara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için mağrifet dile. Ve (yapacağın) işler konusunda onlarla müşavere et. Bir kez azmedersen de artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah kendisine tevekkül edenleri sever." Şeklinde öğüt vermektedir. (Al-i İmran)

Bizlerde Peygamber Efendimizin ümmeti olarak, Kur'an'ın bu öğütünü kendimize düstur edinmeliyiz. Kalın selametle…

Paylaş: