Uzaktan Eğitim (1)

M.Furkan ERDİM

" İnsanın birinci şuur ödevi; içinde bulunduğu zamanı tanımak, anlamak, bilmek ve sezmek " olduğunu söyler Sezai Karakoç nitekim çok doğru bir tespittir. Çünkü bizler bulunduğu zamanı tanıma, anlama, bilme ve sezme noktasında çok ciddi sıkıntılar yaşamaktayız. İçinde bulunduğu zamanı tanımadığımız, anlayamadığımız, bilmediğimiz ve sezemediğimiz içinde bulunduğumuz zamanın şartlarından ve imkânlarından yeteri kadar istifade edemiyoruz.

Emperyalist ülkeler dışında bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen kriterler; o ülkedeki kişi başına düşen milli gelire, sanayileşmeye, sağlık ve eğitim düzeyine bağlıdır. Eğitim düzeyi dışındaki kriterler de o ülke insanının eğitim düzeyine bağlıdır. Kısacası bir ülkenin gelişmişlik düzeyini etkileyen en önemli kriter eğitimdir.

"Eğitim insanın doğuştan getirdiği yeteneklerini geliştirme ve ‏şekillendirme; onu, din ve dünya ile ilgili vazifelerini hakkıyla yapabilecek duruma getirme faaliyeti" olarak tanımlanır. Eğitimin tanımından da anlaşıldığı üzere bireyin ve toplumun hem dünyevi hem de dini vazifelerinizi yapabilecek duruma gelebilmesi için eğitim şarttır.  Bu sebeple hangi şart ve koşulda olursa olsun eğitim hayatının devamı için bir yol bulunmalıdır. Pandemi sürecinde de eğitim hayatının devamı için uzaktan eğitim modeli tercih edildi.

Pandemi süreci dünyada birçok alanda kriz oluşturdu. Bu krizin en çok etkilediği alanlardan biri de eğitim alanı oldu. Asırlardır alışıla gelen eğitim modellerinden en yaygın olan yüz yüze eğitim modelini ortadan kaldırdı. Ve geçmişten günümüze çok az kişi ve kurumun kullandığı başka bir eğitim modeli olan ‘UZAKTAN EĞİTİM’ modeli dünyada hiç olmadığı kadar konuşulmaya ve kullanılmaya başlandı.

Uzaktan eğitimin tarihi yüzyıllar öncesine dayanır. Bilgilerini ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşmak için birçok âlim veya bilgin uzak diyarlarda bulunan diğer alim veya bilgin ile mektuplaşmasına kadar dayanır. Ama İslam dünyasında bu eğitim modeli bireyler arasında kalmış. Siyasi, iktisadi, içtimai alanlardaki birikimlerimizi sistemleştirip ve kurumsallaştıramadığımız gibi eğitim alanında da bu eğitim modelini sistemleştirilmemiş ve kurumsallaştıramamış.

18. Yüzyılda uzaktan eğitimin tarihsel karşılığı yazışmalı eğitim adı verilen bir yöntemle uygulanmaya konuldu. Yazışmalı eğitim modeli eğitimde yeni bir modele imza atıldı. Bu eğitim sistemi başlangıçta ülkelerin kendi içinde yaygın iken sonrasında büyüyerek ülkeler arasında yayılmaya başladı. 18. Yüzyılda Avrupa'da birçok eğitim kurumu ve basın kuruluşu mektup ile yeni bir eğitim modeli olan yazışmalı eğitime başladılar. Bununla birlikte bu yeni eğitim modelini sistemleştirip, kurumsallaştırdılar. Birkaç örnek vermek gerekirse;

1892'de Chicago Üniversitesi'nde ilk mektupla Eğitim Bölümü açılmıştır.  

1898 İsveç'te kurulan ve uzaktan eğitim de dünyanın önde gelen kurumlarından olan hermonds kurulmuştur.    

1906'da yazışmalı ilköğretim ABD'de başlamıştır.                                                                                                         

1923 ABD'de Mektupla Lise Eğitimi başlamıştır.

Ülkemizde uzaktan eğitim ilk olarak 1927 yılında eğitim sorunlarının görüşüldüğü Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati tarafından bir toplantıda ele alınmış ancak fikir bazında kalmış ve uygulamaya geçirilememiştir. Konu ile ilgili tartışmalar 1950'li yıllara kadar devam etmiştir.

1956 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Banka ve Ticaret Hukuku araştırma Enstitüsünde yazışmalı eğitime başlamıştır.

1961 Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde Mektupla Öğretim Merkezi kurulmuştur.

1966 Mektupla Öğretim Merkezi Genel Müdürlüğü olmuştur.

1975 Yay-Kur eğitimleri uzaktan eğitim uygulamaları gerçekleştirmiştir.

1978 Açık Üniversite kurulmasına karar verilmiştir.

1981 Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi açılmıştır.

Zaman su misali akıp giderken iletişim teknolojileri her geçen gün gelişmekteydi. Buna bağlı olarak geleneksel pek çok kavram, teknolojik imkânlarla önemli bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır. Bu değişim ve dönüşüm yazışmalı olan uzaktan eğitimi başlangıçta radyo ile seslendirmeli bir eğitim olarak devam etmekte iken teknolojik imkânlarının gelişmesiyle birlikte tek taraflı görüntülü bir basamağa taşıdı. İnternetin gelişimiyle birlikte karşılıklı bir iletişim kurularak uzaktan eğitim yapılmaktadır.

1919 ABD'de ilk eğitim ile ilgili radyo istasyonu kurulmuştur.                                                                                    

1920 ABD'de 176 tane eğitim amaçlı radyo istasyonu kurulmuştur.                                                                          

1923 ABD'de Mektupla Lise Eğitimi başlamıştır.                                                                                                            

1932- 1937 ABD'de eğitim televizyonu yayınları IOWA Üniversitesinde başlamıştır.                                              

1939 Fransa'da savaş yıllarında uzaktan eğitim ile öğrencilerin eğitimini sağlamıştır.

1981 Anadolu Üniversitesi TRT işbirliği ile okul televizyonu kullanılarak eğitim verilmeye başlandı.                    

1998 ODTÜ’de İnternet ile Eğitim kullanılarak IDEA ( İnternette Dayalı Eğitim Asenkron)Paketi uygulamasının başlatıldı.

Uzaktan eğitimin tarihsel sürecinin kısa bir kesitinde de gördüğümüz gibi uzaktan eğitimin başlangıçta mektuplaşma ile başlayıp iletişim teknolojilerinin gelişimiyle paralel olarak radyo, televizyon, telekonferans ve internet tabanlı eğitimler ile devam etmektedir.

Doktora, yüksek lisans, lisans, ortaöğretim ve ilköğretim kademelerine doğru inildiğinde uzaktan eğitim de verimin düştüğü görülmektedir. Bu düşüşün önüne geçmek için mutlaka bir çözüm yolu olmalıdır. Eğitimciler bu çözüm yolunu keşfetmeye çabalamalıdır. Uzaktan eğitim modelini daha verimli ve aktif kullanmaya başlangıçta eğitimin üst kademelerinden başlanmalıdır. Doktora ve yüksek lisans öğrencileri genelde iş hayatına başlamış kişilerden oluşmaktadır. Bu öğrencilerin birçoğunun çalıştıkları il ile eğitim aldıkları il farklıdır. Bu çağda bu öğrencilere mecburi olarak yüz yüze eğitim alacaksınız şartını koşmak Sezai Karakoç’un ifadesiyle ‘insanın içinde bulunduğu zamanı tanımaması, anlamaması, bilmemesi ve sezememesidir.’

 

 

Paylaş: