Salgına alıştık mı?

Serdar Mirza Mollabey

İlk vakalar görüldüğünde diken üstündeydik
Korkudan benzimiz sararmıştı 
Astronot kıyafetli sağlıkçılar 
Hava geçirmez sedyede taşınan hastalar 
Cemaatsiz, 
Yıkanmadan, 
Kepçeyle kazılan çukurlara  defnedilenler...
Kireç dökülen Mezarlar... 
Paranoyak halde durup durup eline koluna kolonya sürenler. 
Her saniye ateşlerini, yoklayanlar, 
Boğazındaki gıcığa ölüm teri dökenler
Akşam olunca vaka sayısına dikkat kesilenler
Mehmet Ceyhan'ı akrabası kadar yakından tanıyanlar, 
Bilim kurulu, 
Sumak, 
Limon, 
Sarımsak, 
Yorumcular, 
Tarifler sunanlar, 
Komplo teorisyenleri vs vs vs 
Şimdi;
Ölüm bile normalleşti. 
Ölüme bile alıştık...
Her dakika okunan selalar kimseyi ürkütmüyor...
Maske, ceza zoruyla taktırılıyor...
Sağlık Bakanı bile çaresiz 
Elimizde önemli bir koz var demekten başka moral cümlesi yok 
Kozumuz  "Yakalanmamak" 
Başlarda hastanın geçeceği sokağı bile karantinaya alan sistem şuan ilaçlarını verip belediye otobüsüyle evine taburcu ediyor...
Nasıl bu kadar kolay alışabiliyor insan? 
Nasıl bukadar vurdumduymaz olabiliyor insan? 
"Sebep olan da yapan gibidir." 
Yani bir başkasının ölümüne sebep olan, onu kendi elleriyle öldürmüş gibidir... 
Vebaline katlanmamak için biraz daha dikkat biraz daha sabır... 
Salgının biran önce nihayete ermesi veya çaresinin bulunması ümidi ile  ... 
Dua ile...
 

Paylaş: